Kolay Tatlı

3 Kasım 2011 Perşembe

Haftasonu NTV'de izlediğim bir programda yapılan tatlıyı not etmek istiyorum bloguma. Yapan kişi de ünlü birisiydi ama ismini hatırlayamıyorum şu an.

Tatlımız özellikle balık sofraları için ideal bence. Malum balık sonrası helva yemek adettendir. Bu helvanın farklı bir şekli. Çok da kolay üstelik!

1 yufkayı alıyorsunuz, 4e bölüyorsunuz. çeyreklerin her birinin içinde bir dilim helva koyuyorsunuz ve zarf gibi kapatıyorsunuz. Yufkaların üstüne ve altına fırçayla tahin sürüp alüminyum folyoya sarıyorsunuz. Şeker paketi gibi kenarlarını büzüyorsunuz. Uzun bir çubuk alıp, şiş gibi mesela, pakete boydan boya geçiriyorsunuz (Yufkanın da içinden geçmesi önemli) ve mangalın üzerine koyuyorsunuz. Biz şöminede denemeyi planlıyoruz. Bir süre alüminyum folyo ile kızarıyor, sonra folyoyu çıkartıp içleri yumuşayana kadar ateşin üzerinde bir o tarafını bir diğer tarafını pişiriyorsunuz. Tabi çevirme işlemi sırasında batırdığınız çubukların önemi büyük :)

Ateşten alıp hemmmeenn yiyebilirsiniz. Sıcak sıcak! Afiyet olsun...

Ziyafet Sofrası

Cumartesi günü akşam yemeği için misafirlerim vardı uzun bir aradan sonra.

Evliliğimizin üzerinden 1 sene geçti fakat hala bir bakıyoruz çok uzun, bir bakıyoruz çok kısa bir süre bu. Kimleri çağırdık diye düşünüyoruz, birkaç arkadaşımız dışında gelen eden de yok. Peki diyoruz ne yaptık biz bu süre içerisinde? Bilmiyoruz!

Böyle içimizde kalan, uzun zamandır çağırmak istediğimiz bir misafirimiz vardı Cumartesi günü. Tabi hazırlıklar önceki günlerden başladı. Önce evi toparlamaya çalıştık, ki öncelikli işimiz buydu. Cuma gününün yarım gün olmasını ve Kocacığımın çalışıyor olmasını fırsat bilip temizliğe giriştim ben. Bir ev gerçekten çok kirlenebilirmiş, bunu anladım. Bütün camları, kapıları açtım, evi bir güzel havalandırdım. Tabi bu sırada ben hasta oldum, o küçük bir detay :)

Lafı çok uzatmadan gelelim yaptığım yemeklere. Menümüz şu şekildeydi, Çoban Kavurma, Meyhane Pilavı, Zeytinyağlı Barbunya, Zeytinyağlı Dolma, Ispanaklı Börek, Salata. Az ve öz bir menü oldu ama çok yenildi, çok sevildi diyebilirim :)

Çoban Kavurmamı meşhur yardımcım ActiFry ile yaptım. Daha önce yaptığımda da anlatmıştım.
Bulgur / Meyhane Pilavını da burada anlatmıştım.
Sıra geldi Zeytinyağlı Dolmaya.

Ben zeytinyağlı için biber dolması seçerken mümkün olduğunca küçük olmasına özen gösteriyorum. Böylece hem daha çabuk pişiyor hem de öyle yemek gibi olmuyor. Tam mezelik işte. Biberler küçük olunca 1 su bardağı pirinç ile 10-12 dolma yapabiliyorsunuz.

1 su bardağı pirinci ıslatıyorum. Isınmış tencereye 1 çay bardağı zeytinyağı koyup biraz bekletiyorum. 1 küçük soğan veya yarım büyük soğanı yemeklik doğrayıp içine atıyorum. Bu arada tekrar söylemeden geçemeyeceğim, şu soğan doğrama makinesini bulandan Allah bin kere razı olsun! Soğanlar şeffaflaşınca 1 paket çam fıstığını kavuruyorum, pirinci de ekleyip 1-2 kere karıştırıyorum. 1 su bardağı sıcak su, 1 ölçü tuz (yemeklere koyduğunuz kadar) ve iki kesmeşeker ekleyip, kapağı kapatıp, ocağı açıp kaynamasını bekliyorum. Bu sırada yarım paket kuş üzümünü soğuk suda bekletiyorum şişmesi için. Üzümlerin üzerinde minik dallar, çerçöp olabiliyor, önce sıkı bir kontolden geçirin derim. Pilavımız pişince yarım saat dinlenmeye bırakıyorum.
Dinlendikten sonra şöyle bir karıştırıyorum ve kuş üzümlerini süzdükten sonra içine döküyorum. 1 çay kaşığı karabiber, 2 çay kaşığı tarçın, 2 çay kaşığı yenibahar ekliyorum. Miktarlarıyla zevkinize göre oynayabilirsiniz. Pilavın rengi değişene kadar tüm malzemeleri iyice karıştırın. Yıkayıp içini çıkardığınız biberlerin içine doldurun. Bir domatesin farklı yüzlerini keserek hepsine kapak yapın, tencereye dizin. Bir çay bardağının yarısını su yarısını zeytinyağı ile doldurup, karıştırıp üzerlerinden dökün. Su kaynayana kadar altını açın (har har olmasın) kaynayınca kısın. Hiç su kalmayana ve kabukları yumuşayana, hatta şeffaflaşana kadar pişirin. Ve işte dolmanız hazırr!! Pişirirken dolmaların dibini hafif tutturursanız daha da lezzetli oluyor.

Tüm zeytinyağlılarda olduğu gibi dolmayı da bir gün önceden yaparsanız tadı daha oturuyor ve lezzeti artıyor.
Zeytinyağlı barbunyayı da bir sonraki postta yazayım bari.

Denediniz Mi?

6 Ekim 2011 Perşembe

Kesinlikle çok lezzetli, evde yapılmış gibi. Pazar kahvaltısı için de ideal.

Misafirlerinize söylemezseniz onlar tarifini isteyene kadar övgüleri toplayabilirsiniz :)

İyi Pilav Yapmak İçin

Buraya yazmamın temel amacının kendime notlar almak olduğunu söylemiştim en başta. Geçen gün annemle uygulamalı pilav yaptık. Ben de pilav yapabiliyorum aslında, lapa olmuyor ya da yapışmıyor. Ama Sevgilim hep annemin pilavını metheder durur. Ben de iyisimi uzmanından tekrar öğreneyim dedim.

5 kişi için 1,5 su bardağından yaptık pilavı. O gün sabah işe gitmeden kaynar suyla ıslatmıştım pirinci. Akşam pirinçleri soğuk suyla 1-2 kere duruladık. Durulama işlemini daha fazla yapmak pirincin nişastasını götürürmüş, bu yüzden 1-2 sefer yeterliymiş. Teflon pilav tenceremizi çıkarttık, biraz ısındı ocakta. Tefal'in teflon pilav tencereleri çok güzel, kullanımı rahat; fakat annem seramik tencereleri kullanmaya başladı bir süredir. Onlardan da çok memnun.

Annem yemek yaparken çok az yağ kullanır. Pilavda ise tencerenin tabanını 1cm kaplayacak kadar yağ koydu. Ben çok az yağlı yapıyormuşum demek ki, eh yemeğe de lezzetini o yağ veriyor tabi. Üzerine 1e 1,5 ölçüsüyle suyunu koydu. Yine önemli bir nokta pilavı 1-2 bardak pirinçten yaptığınızda 1,5-3 bardak su koyabilirsiniz; fakat örneğin 4 bardak pirinçten yapacaksanız 6 bardak su yerine 5-5,5 bardak koyabilirsiniz. Suyumuzu koyduk, 1-2 çay kaşığı tuzumuzu ekledik ve pirinçlerimizi döküp altını iyice açtık. Su kaynamaya başlayacak, pirinçler göz göz olup baloncuklar çıkacaktır. Pirinçler iyice göz göz olup, pilavın üzerinde su / baloncuk kalmayıncaya kadar altı açık şekilde kaynayacak. Baloncuklar bitince ateşi iyice kısıp yavaş yavaş pişiriyoruz. Zaten tencerede su kalmamış olacağı için kısa süre sonra çatırtılar duyaiblirsiniz. Bunlar kızan yağlardır. Anneannem pilav piştikten sonra, altını kapatmadan önce, ateşi 20-30 saniyeliğine açarmış. Tencereden çatır çatır sesler gelirmiş. Bunu kalan son su zerreciklerini de yoketmek, pirinci de hafif kavurmak için yaparmış.

Tüm süreç boyunca pilavı hiç karıştırmıyoruz, altını kapattıktan sonra kapağı kapalı vaziyette dinlenmeye bırakıyoruz. Yaklaşık 30 dakika sonra dinlenmiş oluyor ve karıştırmak gerekiyor.

Ve pilavımız servise hazır, afiyet olsun..

İpek Hanım'ın Çiftliği

8 Eylül 2011 Perşembe

"1997... İstanbul hiç olmadığı kadar kalabalık, hiç olmadığı kadar gürültülü, hiç olmadığı kadar boğucu...Egzoz dumanı bacalardan püsküren kuruma karışmış, insanlar on kilometrelik yolları üç bucuk saatte gitmeye başlamış, çocuklar ağaç görmek icin Yıldız Parkı’na, ördek görmek için Darıca’ya gidiyor...
Bir şeyler yanlış gidiyordu ve bunu o yıllarda anlamış olmak en büyük şansımdı.İhtiyacım olan ne ardı ardına açılan alış - veriş merkezleri, ne de Beyoğlu’nun gürültülü gece hayatıydı. Büyükdere Caddesi, gözümde bir korku filmi setinden farksızdı artık.
Kaçmak lazımdı. Arkadaşlarıma bahsedip durduğum “şöyle sakin bir yerlere gitme, bir taş ev yaptırma, kendi bahçemde bir şeyler yetiştirme, bir sürü hayvan alıp onlarla zaman geçirme” planını gerçeğe çevirmek...
Kaçmak..! ...ama nereye?Ege’yi oldum olası çok sevdim ben. Anadolulu ama modern insanlarını, kültürünü, yaşam tarzını, eğlencesini, dinginliğini...
İş hayatından yakayı kurtarmayı başardığınızda karar vermek zor olmuyor. Bir kamyon çağır, Mecidiyeköy’deki apartman dairesinin eşyasını içine doldurt, arabaya atla... Köprü’den son bir geçiş... Son bir  ‘‘hoşçakal’’...
Kaçış öyküm bu... Çiftliğin kuruluşu için ise birkaç yıl daha geçmesi gerekecekti..."

Böyle başlıyor Pınar Hanım'ın hikayesi. Ailesinden kalan bir çiftliği adam etme çabalarının sonucunda ürünleri ihtiyaçlarını kat be kat aşınca İstanbul'a, arkadaşlarına göndermeye başlamış ve ünü kısa sürede yayılmış. Şimdi artık e-mail yoluyla her yerden sipariş alıyor, gönderiyor.

Ben henüz denemedim; ancak bir arkadaşımız bu siteyi keşfettiğinden beri market alışverişi yapmadığını, tüm ihtiyaçlarını buradan karşıladığını söyledi. Gerçekten de meyve, sebze, tarhana, yufka, ekmek, yumurta, reçel ne ararsanız hepsi var.

Ben en kısa sürede denemek istiyorum, bu sırada siz sipariş verirseniz beni de bilgilendirin lütfen.
Sevgiler...

New Chef In the Kitchen

 Herkese merhaba, kocaman gülücüklerr,

Dün uzun zamandır istediğim birşeyi gerçekleştirdim, Julia Child'ın Mastering the Art of French Cooking kitabını ve Martha Stewart'ın Cupcakes kitabını aldım. Julia & Julie filmini izlediğimden beri kafamdaydı bu kitapları almak ama ha bugün ha yarın diye diye erteliyordum işte. D&R'ın web sitesinde her iki kitabın da indirimde olduğunu görünce fırsatı kaçırmayayım dedim ve dün siparişlerimi verdim.

Kitaplar elime ulaşsın tariflerimi bol bol paylaşacağım. İlk hedefim kardeşimin doğumgünü için cupcake pastalar yapmak olacak, bakalım :)

Italiano

28 Temmuz 2011 Perşembe

Güzel bir İtalyan yemeği öğrendim, paylaşmak isterim.

Patlıcanları alacalı soyduktan sonra uzunlamasına doğruyoruz (yuvarlak yuvarlak değil yani). Yarım patlıcanı 3e 4e bölebilirsiniz mesela. Una bulayıp, patlıcanın unu emmesini bekliyoruz ve kızartıyoruz.

Kızaran patlıcanları borcama diziyoruz, üstüne orta büyüklükte doğranmış domatesleri ve ince doğranmış sarımsakları ekliyoruz. Baharat olarak tuz, karabiber, kekik. Ve üstüne rendelenmiş kaşar veya dil peyniri.

Tabağımızı fırına veriyoruz, kaşarlarımız bir güzel eriyor. Sonra da afiyet olsuuuunnn. Denemenizi şiddetle tavsiye ederim, ama fırından çıkınca hemen yiyip bitirin. Sonraya güzelliği kalmıyor.

Kendime Not

5 Temmuz 2011 Salı

Bugün Liva'da içtiğim çorba çok güzeldi. Hem basit hem de hafif.

Kremalı, mısırlı, kırmızı biberli ve az soğanlı bir çorba. Yemek öncesi içinizi ısıtacak ama iştahınızı kapatmayacak bir çorba içmek isterseniz ideal.

Denemeli yapmalı :)

Mutlaka Deneyin

27 Haziran 2011 Pazartesi

Haftasonu kayınpederimin doğumgünü olması, Mutfakta İki Kişi blogunda gördüğüm meyveli tartı denemem için fırsat yarattı bana. Ben tarifini yeniden yazmayacağım, ama denemenizi kesinlikle tavsiye ederimm...

Afiyet olsun :)

Kabak Graten

23 Haziran 2011 Perşembe

Geçen akşam kendim bir tarif uydurdum. Elimdeki kabaklarla graten yapmak istiyordum ama internette doğru düzgün bir tarif bulamadım. Ben de araştırdıklarımla, kulaktan dolma bilgilerimi ve annemin karnıbahar graten tarifini bir araya getirerek bu yemeği ortaya çıkardım.

2 kabağı ikiye kesip orta kalınlıkta doğradım. 2 havucu da aynı şekilde doğradım, yumuşaması için haşlamaya bıraktım. Sırf sebze olmasını istemediğim için 1 tavuk göğsünü de küp küp kestim suyun içine attım. Fırına girecek olmalarına rağmen hem sebzelerin hem de tavuğun mikroplarının ölmesi için 4-5 damla sirke damlattım. Sebzeler yumuşayana, tavuklar pişene kadar kaynar suda bıraktım.

O sırada beşamel sosumu yaptım: tereyağı tavada erittim, üstüne iki çorba kaşığı un döktüm, topak olmaması için iyice karıştırdım. Karışım yoğunlaşınca süt ekledim, sos birleştirici tek unsur olacağı için bolca süt koydum, muhallebi kıvamına gelene kadar karıştırdım. Sonra ateşten aldım, tuz, karabiber, pulbiber ekledim.

Sebzeleri kaynar sudan aldım, soğuk sudan geçirdim, fırın kabına boşalttım. Ek olarak 2 diş sarımsak doğradım. Üstüne beşamel sosumu döktüm, karıştırdım. Önceden 200 derecede ısıtılmış fırına koydum. Ara ara çıkartıp baktım, beşamel sos kenarlardan kaynamaya başlayınca rendelediğim kaşar peynirini döktüm üstüne. Tabi fırının kapağı açıldıkça evi muazzam bir sarımsak kokusu sardı. O sırada bahçede olan Sevgilim eve girince kendinden geçti. Kaşar peyniri eriyip kızarana kadar bir süre daha (toplamda 40-45 civarı) fırında tuttum. Sonra da afiyetle yedik.

Yemek sonrası notlar: Sebzelerin suyunun süzülmesi için beklemeye vaktim olmadığından sos biraz ıslak kaldı. Sebze ve tavukları haşlamak yerine soteleseydim nasıl olurdu diye düşünüyorum. Belki içine soya sosu da katabilirdim biraz; ama beşamel sosla yakışmayabilirdi. Yemeğin lezzeti güzeldi ama bir baharat eksikti sanki, malzemelerin tadını orataya çıkaracak birşey. Onu bulup eklemem lazım.

Kocacım tabiki çok beğendi, bundan sonra her akşam bunu yapsan olur mu diye sordu. Ben daha ne isterim ki :D

Actifry Mucizesi

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Tefal'in Actifry'ını aldığımızdan bahsetmiş miydim hiç? Mucize bir alet.

Reklamını görmüşsünüzdür, "bir kaşık yağ ile bir kilo patates kızartması". Gerçekten de yaptığınız tüm kızartmalar çok hafif ve neredeyse yağsız oluyor. Üstelik çok da çabuk. Misafiriniz geleceğinde ya da aniden canınız birşey çektiğinde en fazla yarım saat içerisinde yemeğiniz hazır.

Ben de bu haftasonu misafirlerim için çoban kavurma ve meyhane pilavı yaptım :)

Cumartesi akşamı Sevgilimin arkadaşları yemeğe geleceklerdi, hem de rakı içmeye. Başkası olsa, rakı sofrası denince deniz ürünleri içeren bir menü hazırlardım; ancak bir arkadaşımız değil balığı yemek, balık pişmiş evde oturmaya dayanamıyor. Ben de sevgili Actifry'ımla Çoban Kavurma yapmaya karar verdim.

Kasaptan 1,5 kilodan biraz fazla kuzu aldım, 5 kişiye ancak yetti. Çok ama çok lezzetli oldu ve hiç yağ çekmedi. Zaten o kadar az koyuyorsun ki.. Meyhane pilavı desen süper!! Biraz daha su koysam kaldırırmış ama yaptığım hali de çok lezzetliydi. Tariflerin hepsi Actifry'ın kitabında olduğu için ayrıca yazmıyorum; ama mutlaka deneyin, tadın, harika birşey!

Meyve Salatasi

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Yeniden merhaba...

Cildirdigimi dusunebilirsiniz ama buraya az once televizyonda izledigim bir meyve salatasi tarifini yazmak icin girdim. Unutmamak icin not aliyorum diyelim :))

Home TVde Healthy Appetite programini sunan Ellie Krieger'a bayiliyorum. Cok lezzetli ve pratik yemekler hazirliyor. Bugun de bir meyve salatasi yapti. Ben meyve salatasini hep kahvalti sonrasi yemek isterim nedense, ama bu tarif her daim yenir.

Cilek, kivi ve kavunu lokma buyuklugunde kesti, bir kaba koydu. Bir diger kapta:
1,5 yemek kasigi bal
1 yemek kasigi limon kabugu rendesi
Yarim limonu bal eriyinceye kadar karistirdi.

Meyvelerin ustune sosu doktu.

Bir avuc taze naneyi ince ince dogradi, meyvelerin ustune serpistirdi.
Ve iste bu kadaarr... Basit ama lezzetli! Afiyet olsun :)

Bir Site Daha

3 Mart 2011 Perşembe

Bir de mutfakla ilgili her konuda ihtiyaçlarınızı bulabileceğiniz, en basitinden en profesyoneline her çeşit ürünü satın alabileceğiniz bir site var Hammaddeler.com

Hani diyordum ya, kahve makinemizde yaptığım kahvelere değişik aromalar katmak istiyorum diye, çeşit çeşit aroma var burada, seç beğen al! Şarapçılık dersen şarapçılık, şeker hamuru dersen o, her türlü malzeme bu sitede.

Siteyi kendiniz gezin görün... :)

Yemek Siteleri

Bu aralar tarif paylaşmaktansa, tarif araştırmak konusunda geliştiriyorum kendimi. Son zamanlarda ilgiyle takip ettiğim birkaç siteyi sizlerle de paylaşmak istedim.

Diğer taraftan annemin cafe zamanlarından kalma yemek kitaplarını kurcalarken çok kıymetli kitaplar buldum. Örneğin Pearson Education'a ait bir ders kitabı olan On Cooking, içinde çok çılgın tarifler barındıran Europe's Master Chef's ve İtalya mutfağını anlatan kooocaman bir kitap. Tarifler denendikçe paylaşılacaktır; çünkü hayat paylaştıkça güzel ;)

Sitelere dönecek olursak, bu aralar şunları takip ediyorumm :
** http://www.theydrawandcook.com/ - iki kardeşin açmış olduğu siteye dünyanın her yerinden insanlar tarif bırakıyorlar; ama nasıl?? (işin eğlenceli kısmı bu, girin kendiniz bakın)

** http://www.101cookbooks.com/ - evinizdeki yemek kitabı sayısı 100'e ulaşmışsa, yeni kitap almaktansa yemek yapmaya başlamanın vakti gelmiştir... (bu sitede şu tarifi mutlaka denemek lazım)

** http://www.thelittlekitchen.net/ - eğlenceli tarifler

** http://cafefernando.com/turkce/ - TABİKİ!!

Şimdilik bu kadar sanırım. Uuuufff tarif de yazmak istediimmm...

Yemek Kitapları

17 Şubat 2011 Perşembe

Haftasonu D&R'a gittiğimizden ve yemek kitaplarının önünde epey zaman geçirdiğimden bahsetmiştim. Değişik yemek kitaplarım olsun, farklı şeyler yapayım, yeni lezzetler tadalım istiyorum. Beğendiğim yerli ve yabancı birkaç kitap oldu; ama fiyatları gerçekten uçmuştu. Bunun üzerine pazartesi işe gelir gelmez soluğu amazon.com'da aldım yine. Allah'ım ne kitaplar, neler neler...

Digiturk'teki Home TV eskiden Food Network'ün programlarını yayınlardı, bu sayede Amerikalı birçok ünlü şef ile tanıştık. Mesela Emeril Lagasse, Rachel Ray benim en sevdiklerim. Bu dünyaca ünlü şeflerin kitapları satılıyor tabi amazon'da ve bana kalırsa fiyatları o kadar da uçuk değil. Mesela Emeril'in almayı düşündüğüm bir kitabı 10$ ve içinde televizyon programında yaptığı yemeklerin tarifleri var.

Temalı kitapları çok seviyorum bir de. Mesela sırf çorba üzerine bir kitap veya değişik kahve tarifleri. Artık makinemizi de kullanabiliyoruz ya, istiyorum ki evimiz minik bir Starbucks olsun, misler gibi kahve koksun.

İşte böyle, en kısa zamanda amazon.com'dan ilk siparişimi vereceğim. Tarifleri de buradan yazarım artık :))

Doğumgünü Kahvaltısı

10 Şubat 2011 Perşembe


Bu pazar annemin doğumgünü şerefine bir aile kahvaltısı düzenledik, herkes bize geldi. Klasik kahvaltıdan çok farklı olmasa da yaptığım Sufle Omleti herkes çok beğendi. Öncelikle internetten bulduğum tarif üzerine bunu yapma cesareti gösterdiğim için kendimi tebrik ediyorum. Tarifini de sizlerle paylaşıyorum (not: google'a sufle omlet yazdığınızda karşınıza farklı sitelerden aynı tarif çıktığı için referans gösterme ihtiyacı hissetmiyorum) :
Malzemesi:
10 yumurta
1 çorba kaşığı margarin
Yarım kahve fincanı un
Dörtte üç bardak
süt
1 bardak rende kaşar
Tuz

Hazırlanışı:

Bir tavaya bir çorba kaşığı margarin ile yarım kahve fincanı un koyarak karıştırın ve iki dakika kavurun. Sonra bunlara üç çeyrek bardak da
süt ilave ederek karışım muhallebi kıvamında bir koyuluğa gelinceye kadar kanştırmak suretiyle pişirmeye devam edin. Sonra karışıma iki tatlı kaşığı tuz ile bir buçuk bardak da rende kaşar peyniri katarak bir kaç kere karıştırın. Peyniri iyice karışıma yedirin. Sonra da kabı ateşten alarak ılınmaya bırakın. Karışım ılınınca buna teker teker olmak üzere 10 adet yumurta sarısı katın ve her katışta da iyice karıştırmak suretiyle hepsini birbirine yedirin. Aklarını da sonradan kullanmak üzere bir başka tencereye ayırın. Sonra ayırmış olduğunuz yumurta aklarına bir tatlı kaşığı tuz katarak aklar kar gibi beyaz ve koyu bir köpük haline gelinceye kadar çırpın. Sonra da akları, yağ, un, süt, peynir ve yumurta sarılı karışıma atarak iyice karıştırın. Sonra elde ettiğiniz bu karışımı içi iyice yağlanmış bir kalıba dökerek ısısı alttan verilmiş orta kızgınlıktaki fırında aşağı yukarı 30 dakika pişirin. Fırından alarak kalıbı ile hemen servis yapın.

Evet, tarif bu şekilde. Benim notlarım ise şöyle, eğer yemekleri tuzlu seven birisiyseniz yukarıdaki tuz ölçüleri tam size göre. Ancak benim gibi yemeklere çok az tuz koyuyorsanız bu tarifteki miktarlar size zehir gibi gelebilir. Ben yemek pişirirken az tuz koyuyoruz, yerken ise hiç koymam. Bir yerde insanın günlük tuz ihtiyacının 1 zeytindeki / 1 domatesteki kadar olduğunu okumuştum. Yani bir domatesi yediğinizde günlük tuz ihtyiacınızı karşılamış oluyorsunuz. Tabi bu alışma ile ilgili. Tuzlu yemeklere alıştıktan sonra azaltmak pek kolay olmuyor.

İkinci notum tarifte belirtilen fırın kabı yerine omlet karışımını teker teker çömleklere döküp servisini öyle yapabilirsiniz. Biz 9 kişi idik kahvaltıda ve 10 yumurtalı tarif tam geldi. 9 tane çömleğin içini yağladım, karışımı döktüm öyle fırına verdim. Herkesin kendi omletinin olması daha hoş ve rahat bir duygu bence.

Bu arada
amazon.com'da farklı yumurta tarifleri için kitap araştırırken Many Ways for Cooking Eggs kitabını buldum. Alınması, okunması, denenmesi gerekli bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Kahvaltımın ikinci yıldızı salçalı sosisli böreklerimdi. Sabah kalkar kalmaz o işe girişmiştim zaten, güzel olmasa çok üzülürdüm. Efendim bu tarif de benim sevgili nikah şahidim, Şuşucuğuma ait. Öyle de kolay ki...

İçini tabiki istediğiniz gibi hazırlayabilirsiniz, ben evdeki sosislerimi değerlendirmek istedim. Bir kaşık salçayı tavaya koydum, çiğ kokusu gidene kadar evirdim çevirdim. Sos kıvamına gelmesi için bir bardak su ekledim, karıştırdım. Marketten değirmenli karışık biberlik almıştık, üstüne ondan öğüttüm biraz. Muhteşem bir koku yayıldı. Parmak sosisleri içine attım, biraz evirim çevirdim, tavanın altını kapattım.

1 kat yufkayı tezgaha yaydım. 1 su bardağını yarısına kadar yağ, üzerini de su ile doldurdum, iyice karıştırdım. İYİCE karıştırınca beyaz bir sıvı oluyormuş, benimki öyle olmadı ama böreklerin kabarmasına yetti. Karışımın bir kısmını kaşıkla yufkanın üzerine döktüm, ellerimle yedirdim, her yerinin ıslanmasını sağladım. daha sonra kenarlarını içe katlayarak şekilsiz yufkadan yine şekilsiz bir diktörtgen elde ettim. Sosisleri bir kenara yan yana yan yana dizdim. Salçalı sosumdan üstlerine döktüm. Yufkanın ucunu sosislerin üzerine kapatıp rulo şeklinde sımsıkı sarmaya başladım. Yufkanın üstüne altına su-yağ karışımını tekrar yedirdim. Fırın tepsisine aldım, sosislerin boyutunda kestim. Kalan sosisleri de ikinci yufkaya aynı şekilde sardım. Önden ısıtılmış 180 derecelik fırına attım, 30 dakika pişirdim. Yufkalar puf puf kabardı, çok da lezzetli oldu. Yalnızca böreklerimin üstü fazla kızarmadı, ona üzüldüm :(

Bu kahvaltıyla ilgili bir diğer pişmanlığımsa hiç fotoğraf çekmemiş olmam. Bu nedenle böreğimi ve omletimi en kısa zamanda tekrar yapıp burada fotoğraflayacağım.

Afiyet olsun...

Dr Oetker Kek Karışımı

25 Ocak 2011 Salı

Aslına bakarsanız yeni gelin olarak hazır tariflere, keklere, kurabiyelere karşıyım. Basit olsun benim olsun mantığındayım. Ancak, gelin görün ki Dr. Oetker'in Kakaolu Kek Karışımı muhteşem lezzette bir ürün, dayanamıyorum, doyamıyorum.

Küçücük kutunun içinden unu, kakaosu, kek kalıbı bile çıkıyor. Dışarıdan yumurta, margarin ve su ekliyorsunuz yalnızca. Pişme süresi biraz uzun sadece, 40-50 dakika kadar; fakat piştiğinde deli gibi kabarıyor ve bütün ev mis gibi kokuyor. Ben yerken üstüne çilek reçeli veya bal koymayı seviyorum. Size de tavsiye ederimm...

Mutfağa Alışıyorum

12 Ocak 2011 Çarşamba

Yeniden Merhaba,

Vermiş olduğum uzun aranın sebebinin, "yetti artık" deyip tası tarağı fırlatmam olduğunu sanmayın sakın. Tam tersine, mutfağa iyice alıştım, huyunu suyunu anlamaya başladım artık. Yemeklerimi Sevgilim çok seviyor, "işte bu, işte bu" diyerek yiyor inanır mısınız!! Ben o kadar muhteşem olduğunu düşünmüyorum ama güzel oluyor gerçekten de.

Bakalım ne yemekler yaptım son zamanlarda... Bir kere pilav konusunda uzman oldum, çok güzel oluyor pilavlarım. Tabi pilav konusunda asıl önemli olan şey pirincin ta kendisi, bunu daha bekarken annemin pişirdiklerinden öğrenmiştim. 30 yıldır yemek yapan insan üst üste lapa yapıyorsa suçu pirinçte aramak lazım. Şu an açık pirinç alıyoruz ve gayet lezzetli.

Efendim pilav yaparken önemli olan ilk konu pirinci vakitlice aşlamak. Akşama pişireceksem sabahtan hazırlıyorum. 2 kişi için 1 su bardağı pirinci kaynar suda bekletmeden önce suda çalkalayarak 1-2 kere yıkıyorum. Unlu suyu gidiyor. Sonra üstünü kapatacak ve epey geçecek şekilde sıcak suyu koyuyorum. En az su soğuyana kadar, mümkünse çok daha uzun bekletiyorum pirinçlerimi. Pirinçleri birkaç sefer daha yıkıyorum, en son su tertemiz kalıyor. Pilav tencereme (Tefal'in teflon tenceresi çok güzel ve kolayca pişiriyor. Üstelik ister 2 kişilik, ister 10 kişilik yapın) önce yağı koyup biraz ısıtıyorum, ardından 1,5 su bardağı soğuk suyu koyuyorum, ocağı iyice açıyorum. Su ısınmaya başlayınca et veya tavuk bulyon atıyorum içine, tuzunu gayet güzel ayarlıyor - hele de benim gibi tuzu bir türlü tutturamayan insanlar için. Su boncuk boncuk kaynamaya başlayınca pirinçleri atıyorum içine, tahta kaşıkla şöyle bir karıştırıyorum, kapağını kapatıyorum, altını kısıyorum. Pirinçler önce göz göz oluyor (aralarından su baloncukları çıkıyor) sonra yavaş yavaş suyu çekmeye başlıyorlar. Arada kapağını kaldırıp bakıyorum, pirinçlerin arasını kaşıkla ittirdiğimde su bitmişse pilav pişmiş demektir. Annemin, hatta anneannemin bir takdiği, bu aşamada tencerenin altını açarak kalan suyu da buharlaştırmak. Zaten ateşi açınca pirinçlerin çıtır çıtır ettiğini duyacaksınız, içinizden 10'a kadar sayıp altını kapatmanız yeterli. Pişen pilavımızın dinlenmesi için yarım saat ideal bir süre. Offf canım çekti wallahi.

Diğer blogumda da anlattığım gibi yılbaşı yemeği bizim evdeydi bu sene. Hindiyle pilavı annem pişirdi, ben de balkabağı çorbası, mezeler ve salatalarla sofrayı süsledim. Yaptığım çok kolay ve lezzetli birkaç meze vardı, tariflerini paylaşırım birkaç güne.

Bir de kahvaltılar için, misafirler için birkaç kek yaptım, onlar da çok lezzetli oldu, tariflerini paylaşacağımm..

Şimdiden afiyet olsun,

Birço Mutfakta Copyright © 2009 Designed by Ipietoon Blogger Template for Bie Blogger Template Vector by DaPino